bir erkeği tanımanın en iyi yolu

onu halısaha maçında izlemek. kızlar evleneceğiniz adamı mutlaka halısaha maçında izleyin. bencil mi, çirkef mi, fedakar mı, her şeyini bir saatte çözersiniz.

(bkz: içki masası)

Halısaha maçı ve ailesinin evindeki hallerini gözlemleyin fmfmm

Ayrılın. Sonra yapacakları size kim olduğunu anlatır.

Bir erkeği en iyi ondan ayrılırken tanırsınız. (bkz: ilişki için geçerli )

ben annemle ya da ablamla tanıştırırım. senin görmediğin ya da görmek istemediğin ne varsa alıp önüne atıyor. bir dayı vardı ya kilim fırlatışı ile gündem olmuştu. aynen öyle. bu konuyla ilgili twitter kullanıcısı yokmaalesef podcastte konuşmuştu. güldürmüştü. merak eden varsa Edit: birkaç saat önce öğrendiklerim ile şaşmayan durum. Anne "bir bok olmaz ondan" derse olmuyor. Hatta kat kat daha da karaktersiz çıkıyor. Canım anam.

Araba sürmeyi öğretirken diyorlar.. Öyle mi bilmiyorum tabi, deneyip öğrenmek gerek.

bir erkeği en iyi başkalarına davranış biçiminden tanırsınız. bir hayvana, bir garsona, bir çiçeğe, bir çime bile nasıl davrandığı çok önemlidir.

Arkadaşlarıyla beraberken mesaj atın. Cevap verirse eyvallah vermezse demek ki çokta önemli değilsiniz.

Yani kendimden biliyorum birisini kaybederken en çok özüne dönüyor insan ama sırf o halini göreceğim diye de ayrılmayın ya.Çok üzülür belki yazık yani çocuğa da.

Şefkat her şey. Bir adam şefkatli değilse pek tanımanıza gerek yok. uzaklaşın.

Erkek kız ayrımı yapmaksızın , insanı yolculukta tanırsın demişler. Adamları takıp kolunuza şöyle uzun bir yolculuğa çıkın bakalım kızlar. Deneyimleyen varsa da yazabilir ☺️

Ev haline bakın. Ailesi ile ilişkileri bir erkeğin karakterini yansıtır.

Kişisine göre çeşitlilik arz edebilecek yollardır... Kasmayın bence... Tanımak için saçma sapan testlere sakın tabii tutmayın. Doğal akışına bırakın her şeyi. Sadece gözlemleyin. Kurduğu cümle, ses tonu, vurguladığı kelimeler, herhangi bir şeye tutkuyla bağlanması (mesela bir spor kulübü ya da sporun kendisi)... Bunlar az çok fikir edinmenizi sağlar. Ve büyüklerin de dediği gibi, Aynı evde yaşamadan, ticaret yapmadan ve yolculuk etmeden bir insanı tanıyamazsın...

Cinsiyet fark etmeksizin insanlara karşı taktikler uygulayarak onları tanıyamazsınız. Doğal olarak bir seyahatte, bir alışverişte ve yemekte tanıyabilirsiniz. Başka türlü doğal olmayan müdahalelerle sürekli dürttüğünüz insan bunu fark edip doğal olmayan tavırlar sergileyecektir.

en iyisi olmasa da iyi bir yol; 9 takipçili twitter hesabının beğenilerine bakmak. eski platoniğimin yakın erkek arkadaşları hariç kimsenin -yüksek ihtimalle- haberi olmadığını düşündüğü hesabını biliyorum. aslında uzun zamandır bakmıyordum ama bugün anon hesabımda bir şey aramak için girdiğimde önceki arananlarda karşıma çıkınca bakayım dedim. beğenilerinde öyle şeyler var ki benim duygusuz sandığım çocuğun ciddili romantik hayalleri falan var. beğenilerinin hepsi ilişki temalı. şaşkınım.

Evlenmek!!!....

bunun yolu var mı gerçekten ya?

Sapanca’da bungalov’a gidip gitmediğini sormak

oyun oynamak ya

araba kullanmayı öğretme deneyimi bu konuda iyi bir turnusol olabilir. seven adam güzel anlatır.

Gözlerine bakarken ruhunu görürsünüz. Seviştiğinizde en savunmasız halinde kendini nasıl savunabileceğinin izlerini kendinizden bilirsiniz; kendini kendinden nasıl koruduğunu izlersiniz. Kavga ederken, vahşileşmeye ne kadar aç olduğunu ama kendine nasıl sahip çıktığını, belki de sizi kendinden nasıl koruduğunu fark edersiniz; sizinle savaşmaktan çok aslında kendisiyle verdiği savaşlara tanık olursunuz. Size sarıldığında kendini en güçlü hissettiği anların birindesinizdir, aslında o an en güvensiz halindedir ve kalbinin kırıkları göğsünüze batarken onun göğüs kafesi kırılmayacakmış gibidir. Onun aksine sizin kalbiniz yıllarca dayanmıştır, vücudunuz ise darbelere dayanıksız kalmıştır. Sizin kalbiniz, gözlerinize bir enkazın sonuçlarını kör noktası olmayan bir ayna gibi yansıtmıştır. Onun kalbi kalmamıştır bile, parça parça gözleri dolduğunda her bir göz tabakasında yansımaları bir güneş gibi yakar sizi. Çırası zaten öfkesidir, bu dünyada saman alevi gibi yanıp sönmeyen tek şey onun nefretidir; oysa insanların siniri saman alevi gibiydi. Onunki ise çevresini aydınlatırken kendisini yakan bir mum ateşi. Vücut ağırlığını size verişinden anlayacağınız şey, bir erkeğin göğüs kafesini bedenine kurşun geçirmez bir zırh gibi geçirmeye yeltendiğidir; kendi bedenindeki o kemikleri bile bir yabancı gibi taşır. Kırılıp kırılıp öylece kaynayan o kemiklerin derinliklerinde kalbinde biriktirdiği kurşunları yıllarca orada taşıdığını; onları bile korumak zorunda hissettiğini ama kalbinin paramparça oluşunu önemsemediğini “ruh cerrahı” olup keşfedersiniz. Hatta kurşunların onu nasıl zehirlediğini, kızdığında ağzından saçtığı tükürüklerin acılığından sezersiniz, tükürmeye hazır bir yılan gibi davrandığınız o an onurunuzu ve gururunuzu hiç eder susmaya niyet edersiniz. Sizin gözlerinizdeki bebekler yaşanmışlıklarınızda kendi cehenneminize gömdüğünüz insanların feryatlarını bağırır, onun gözlerindeki bebekler ise toprak soğukluğundadır. Zaten birçoğu yetişkin olarak dünyaya gelmiş gibidir, asla çocuk olmamış ve bebek olarak doğmamışlardır. Vücudundaki bebeklik yalnızca, kirpiklerinin gözlerinde kundakladığı göz bebekleridir ama hiçbir zaman masumca bakmamışlardır. Kavganın doruğunda geri çekilip size tatlı gelen o dudaklara yapıştığınızda Şahmeran’sınızdır, onu kazanmanın doruğuna siz çıkarırsınız. Minnet etmeyişinden, buz gibi duruşundan ihtişamına şahit olursunuz ama Everest’in eteklerinde donmak üzereyken sığınabileceğiniz tek sığınak da onun boyun girintisidir işte. Onun yatağı, soğuktan yanmayı göze alabileceğiniz türden ferahlatıcı bir cennetti. Yeniden doğmuş gibi hissettiğiniz her son, cehennemin kapılarını açan bir başlangıçtı. Bazen vücut biterdi, kelimenin tam anlamıyla o işin bitmesiyle siz de biterdiniz. Ama tutku, kaynağını söndürmek isteseniz de Tanrı’nın Araf’a sakladığı, dünyada ise dumanını soluyup bundan zevk alabildiğiniz bir ateşti. Bittikçe içesiniz gelen bir sigara gibi. Tüm savaşları uğruna can vermek için can atarsınız, bacaklarınızın arasındakini değil kalbinizi, kırıklarından bir tepsiyle sunmayı arzularsınız; kör olmayı dilersiniz çünkü Tanrı o acı çekerken onu görmedi ve siz Tanrı değilsiniz, herkesten hesap soramazsınız. Alkol masasında eğlendiği o saatlerce süren zamanın birkaç dakikalık diliminde, dizlerinizde yattığı o an anlattıklarını duymak istemezsiniz. Görmek istemezsiniz gözlerinde gördüklerinizi. Çünkü onun gözlerinin bebeklerinin ağlamaması için insanların ona yaptıklarına lanet edersiniz. Tüm Tanrılar’a, dinlere; ve geriye kalan sırtınızı yaslayabileceğiniz tek şeye: tüm bu anların öznesine, ona bile. İçten içe nesnesi haline geldiğiniz taptığınız birine. Çünkü sizin kalbiniz, sadece onun kurşunlarını geçirdi. Göğsünüz, sadece onun kırabileceği “türdendi.” Herkesten zehirlendiniz ama onun tüm sıvıları size acısız ölüm şansı verdi. Bebekleriniz kabuslarınızda size aitken eğer onu gördüyseniz rüyaya dönüşüverirdi.

Borç para ver abi. Borcuna sadık adam onurludur, gururludur. Kimseye melek yapmaz.

Halı saha maçını izlemek. Ne kadar bencil, ne kadar sorumluluk sahibi, ne kadar sahiplenici vb. çoğu şeyi öğrenebilirsiniz.

Birisi geçenlerde benzer bir şey yazmıştı ama bulamadım şimdi. En öfkeli anında görmeniz lazım onu. Öfkesini nasıl kontrol ediyor, nerelere yöneltiyor, sinirden deliye dönmüş haldeyken bile birilerini incitmekten ne derece imtina ediyor ? Bunlar her şeyi anlatmasa da büyük ölçüde fikir sahibi olmanızı sağlar diye düşünüyorum.

Cinsiyetten bağımsız olarak bir insanı tanımanın en iyi yolunun onun bütün hallerine, dahası doğal hallerine şahitlik edebileceğiniz şekilde etkileşimde olabileceğiniz imkanların var olduğu bir ortam olduğu düşüncesindeyim. Bu yüzden en makul seçenek birlikte yaşamaktan geçiyor diye düşünüyorum. Ancak kısa yoldan bir insanı tanımanın en etkili yolu, olabilecek en kötü durumda size ne şekilde davranıyor olduğu ile ölçülebilir. Örneğin; bir kavga veya tartışma anında kişi normal zamanlardaki gibi bürünebileceği maskelerini bürünemez ve olabileceği en doğal haliyle karşınızda olur. Böyle bir durumda sizi incitmekten imtina etmeden ağzına gelen her şeyi söylüyor, özellikle sizi yaralayacağını düşündüğü cümleler kurarak bile isteye sizi kırmak amacı güdüyor ve size verebileceği maksimum zararı vermeyi hedefliyorsa bu tarz kişilerden uzak durun derim. Çünkü her ne kadar olumsuz bir olay yaşanmadığı zamanlarda size karşı iyi davranıyor olsa da, aslında bu onun doğal ve samimi davranmıyor olabileceği ve olası her olumsuz durumda sizi yine incitmekten imtina etmeyecek bir yapısı olduğunu anlamına gelir. İnsanların olumsuz özellikleri her zaman olumlu özelliklerinin önüne geçer. Bu yüzden bir insanı tanımaya çalışırken önce olumsuz özelliklerini ön plana çıkartacak durumlar içerisinde bulunarak o kişiyi tartmakta fayda olduğu düşüncesindeyim. Herhangi bir tartışma anında bile sadece mevcut soruna odaklanarak buna çözüm üretmeye çalışan ve bunu yaparken sizi incitmeden, bile isteye kırmadan yapmak için çabalayan birisi ile zaten normal zamanlarda da oldukça keyifli ve mutlu olabilirsiniz diye düşünüyorum.

Uyumadan önce tavana bakıp neyi düşündüğünü, ne için gizli gizli ağladığını bilmediğim herhangi birini yeteri kadar tanıyabileceğimi sanmıyorum.

hata yaptıkları zaman ki tepkileriyle.

Aynı evde 1 gün geçir.Kişisel temizliğinden belli olur

12 -1 Halı saha, hesabına 101 masası, ve pes fifada yenilirkenki tavrı, bu üçüne bakın.

Maalesef tanıyamazsın (hem erkeği hem kadını) tanısan da bu bir öznel yargıdır ve ayrıca sonsuza kadar geçerli değildir çünkü; 1) insanlar diğer insanlara kendi öznel persfektiflerinden bakar sana göre düzgün olan bir başkasına hatta topluma ve toplumlara göre farklı olabilir. 2) insanaların ihtiyaçları ve arzuları döneme ve zamana göre değişir şu an sen bu kişiyi tanıdım diyorsun 15 dakika sonra o kişinin başına bir olay gelse ya da başka ortama girse tanıdım dediğim kişinin tavırlarının değiştiğini görebilirsin çünkü artık aynı şartlarda bulunmuyor az 15 dakika öncesine göre. 3) 2. Maddedi geçerli olan şey aynı şekilde tanımaya çalışan için insan içinde gerekli senin başına bir olay geldi bu sefer olaylara karşı bakış acın değişir ve o kişi aynı tavırları sürdürse de sen farklı yorumlarsın. 4) insanlar değişen ve değişken canlılardır o yüzden tanımak değil de ne kadar tolere edilebilir düşünceniz olması daha mantıklı. evlenince değişen, yanyana farklı uzakta farklı olan, ailesi ile ve yalnızken farklı olan vb... şeklinde bir çok örnek verilebilir

soru sorabilirsiniz. nasılsınız, yarışmamıza nereden katılıyorsunuz vb. (bkz: asl) ama "L" kısmını sormayın geçen sözlükte dövüyorlardı. (bkz: türklere özgü memleket sorma takıntısı)

birlikte bir yola çıkmak olabilir belki de birlikte vakit geçirmek olabilir. velhasılı belki tanırsın belki evlendikten on sene sonra tanırsın belki de hiç tanıyamazsın.swh.

Bırakın bir erkeği iyi tanımayı en yakınım dediğiniz insanı bile tanıyamaz hale geliyorsunuz bazen.